Lâle (Bir Mâtem Damlası)
"Okuyor, okurken ağlıyordu:
Osmanzade'den Hafız Çelebi'me,
Cümle arz-ı selam, mahabbet ve meveddetten sonra
Sezâm
Refik-i dilpesendim, Ruhum efendim
Lale! İstanbulda söylenen en zarif kelime(kelam)dir. Nisan ve mayıs aylarını süsleyen bir sehl-i mümteni bir yaratılış şahikası, bir güzellik masalıdır.
Lale bir ilham; güzellik uğuldar renklerinde sevgiler çoşar yapraklarında.Lale bir güzel bahçeşevk ile yürünür tarhlarında ve şavklar saçılır altı yöne altı yaprağından. Lale hasbi bir tebessüm kalbî bir yakınlık.
Lale bir aşkın adı; bir derin hüzün buketi; lale ile acı gerçekler mutlu düşlere paslı demirler parlak gümüşlere yavuz bakışlara tatlı gülüşlere döner birden; lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde.
Lale başıma taç ve ben ona muhtaç.İstanbul toprağına düşmeyince bir lale renge durmaz yaprağıgülümsemez çiçeği.Bâkir kâselerinde demlenmiş düşler getirir lale hayatımıza ve yaşama sevinci vurur kalplerimizin duvarlarına.Kapa gözlerini ve dinle saki bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun?!..
İstanbula çıkmayan bir lale yolu laleye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır yitiktir. Rüzgârları toplayan hüzünler ağlar yoksa İstanbul bahçelerinde ve bir kabir başında yas tutar gibi laleler seher vakitlerinde.
Arz-ı ihlâs u meveddet daima
Nûr-ı aynım kardeşim, baki dua"