Medine'de Son İftar ve Bayram

 

Mekke-i Mükerreme de Kabe-i Muazzama'nın yanında iftar yapmak mükemmeldir. Ancak Medine'de iftar yapmak bambaşkadır, mükemmel ötesi tarifsiz bir mükemmelliktedir. Allah'ın evinde misafirseniz elbette o sizin rızkınızı verir. Ama misafirliğiniz Efendimiz'e ise Allah Habibi'nin beldesinde her şeyi özel kılmıştır ve iftarda sağınızdan solunuzdan sizi mucizelere sarar. Efendimiz'in gerçekten Allah'ın habibi olduğunu sevgilisi olduğunu şehre girer girmez daha o sakin havasından anlarsınız. Sanki tüm şehirdekiler Ensar'ın torunlarıdır. Sizi sevgiyle kucaklarlar. Sofralar kurulur Mescid-i Nebî nin bahçesine adım atacak yer bulamazsınız.Daha kapılardan girerken mescide hiç olmazsa su ve hurma dağıtan insanlar vardır almadan geçirmezler. Çünkü O Kutlu Nebînin ikrâmıdır almamak olmaz. Darıltmamak gerek En Sevgili'yi. Hangi kapıdan girerseniz girin, Hilton, Cennetü'l Baki ya da Mescid-i Ali, gören sizi sofrasına oturtmadan bırakmaz. Sofraların isimleri vardır Türklerinkide Osmanlı Sofrası tabiiki de :) Binlerce insan hangi sofra denk gelirse oturur, oturtulur, yiyecekler inanılmaz boldur, her şey eksiksiz düşünülmüştür.Kendinizi evinizden bile huzurlu hissedersiniz.

Bu yukarıdaki fotoğraf (bana ait değil) yanılmıyorsam revaklar henüz yapılmadığı için 2008 ya da daha önceki bir ramazanda çekilmiştir. Türk sofrası olduğu muhakkak ki oturanların nerdeyse tamamı Türk görüldüğü gibi :) Mekan yeşil kubbenin yani Mescid-i Nebî'nin arka tarafı Hilton girişi sanırım. Ben gittiğimde de Osmanlı Sofrası orada kuruluyordu. Bu sofraları oradaki esnaflar kuruyor. Ki bunların dışında da Harameyn Derneği sürekli sebil dağıtıyor. Her şey o kadar intizamla sürdürülüyor ki insanın ağzı açık kalıyor. İkindiden sonra sofralar kuruluyor ki hiçbir yerin kirletilmemesine özen gösteriliyor. Kimse bir şeyleri kapışma çabasında değil. Herkes yanındakiyle bir bardak zemzem de olsa paylaşma çabasında. Yani ki herkes O'nun misafiri olduğunun idrâkinde. Mescid'in içinde sadece yoğurt ve ekmek dağıtıyorlar yemek sokmuyorlar kesinlikle. Yoğurtlarınada özel bir baharat döküyorlardı Arap mutfağından. Kısaca ezan okununca hemen bu naylonlar biten kaplar çöplere alınıyor. Herkes kalkıp namaza yöneldiğinde de temizlikçiler (Harem'in gönüllü köleleri) arabalarla her yeri hızlı bir şekilde yıkayıp namaza hazırlıyorlar. 

Şimdi hangi gönül ramazanda O'nun misafiri olup bayram sabahında ilk O'nunla bayramlaşmayı istemez ki. Her yaz başında daha beni bir telaş sarıyor. Gitmeyecek miyiz ama hani söz vermiştiniz, durumlar bir düzelse de igtsek artık tamam razıyım ramazan olmasa da gideyim bir diye. Ama çağırılmayan gitmiyor :) İnşaAllah en kısa zamanda çağırılanlardan olur Mekke'de Medine'de daha nice iftarlar, sahurlar yapar teravih ve teheccüd namazları kılarız. 

Bitirmeden bu postta bayram sabahındanda azıcık bahsedeyim. Bayram sabahında Ensar'ın torunları kendileri çarşaflılar belki ama oğullarını kızlarını düğüne gider gibi süslüyorlar. Erkek çocuklarına mutlaka beyaz uzun elbise giydirip başlarına da o beyaz şeyden adını unuttum :D takıyorlar. Kızlara renkli elbiseler hafif topuklu ayakkabılar fln giydiriyorlar :) O sabah çocuklara şeker dağıtmak kadar eğlenceli bir şey yok :) Bayramı bayram gibi yaşıyorsunuz işte o sabah.

Bayramımız mübarek olsun. Rabbim nice bayramlara orada kavuşmayı nasîb etsin. Hayırlı bayramlar...

|