4

Mona Roza (Modern bir Leyla ve Mecnun denemesi, acıklı bir aşk hikayesi )

Yazar: on 23:04 in
 Sezai Karakoç, Diriliş dergisinde yayınladığı "Hatıralar"da da açıkladığı gibi Monna Rosa'yı, gül, bülbül , Leyla gibi mazmunlarını yeniden diriltme gereğini göz önünde bulundurarak kaleme almıştır. Modern bir Leyla ile Mecnun denemesidir Monna Rosa. Yazıldığı dönemin (1952) aşk ve kadın anlayışına esaslı bir karşı çıkıştır. Kadını metres, aşkı flört olarak gören, şairaneliğe hor bakan yeni çürümüşlüğe karşı Mecnun'un yurdundan yükselen yepyeni bir itirazdır. 

Sezai Karakoç o yıllar da bir kıza aşık olur, ama bunu ne o kıza ne de bir başkasına anlatabilir. Kız aslında bir şeylerin farkındadır ama Karakoç'un hislerinden emin değildir. En yakın arkadaşı Sezai Karakoç'un şiire olan merakını biliyordur ve onu sunucusu olduğu bir şiir gecesine ısrarla davet eder. O da kıramaz ve programa katılır. Gecenin sonuna doğru söze başlayan arkadaşı, aralarında güzel şiirler yazan birinin olduğunu söyler ve Sezai Karakoç'u sahneye davet eder. Utana sıkıla sahneye çıkan Karakoç Mona Roza'yı okumaya başlar. Ve Sezai Karakoç'un sevdiği kız da oradadır. Ancak kız artık Sezai'den ümidi kestiği için nişanlanmıştır. Sezai sahnede şiiri okumaya başlar. Bir ara bakışırlar ve Sezai öyle aşkla okur ki kız artık emin olmadığı her şeyden emin olur. Şair daha fazla dayanamaz ve sahneyi terk eder. Kız peşinden koşa, yetişir ve "bir sözünü bakar çıkarıp atarım yüzüğü" der. Ancak Sezai "artık senin aşkın benimkine yetişemez" der ve gider. Kız o gece dayanamaz intihar eder. Ve Sezai Karakoç bu olay üzerine şiirin ikincisini kaleme alır. 

Modern bir Leyla ve Mecnun denemesi olan Mona Roza gerçeten de o halk hikayeleri gibi acı bir son ile biten bir aşk üzerine yazılmıştır. Hissedilen sâfî duygular üzerine yazıldığı için şiir bu kadar etkileyicidir belki de. Bir çoğumuzun bildiği bir şiir olan Mona Roza'yı şimdi birde yazılış amacı ve hikayesini düşünerek en çokta hissederek okuyalım bakalım neler hissedeceğiz.

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
 
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
 
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...
 
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
 
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
 
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
 
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
 
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
 
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
 
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
 
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
 
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
 
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten
 
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller


Evet öncelikle şiirin her beşliğinin baş harflerinin toplamında Muazzez Akkaya'm kelimelerinin çıktığına dikkat çekmek istiyorum. Belli ki gerçekten büyük bir aşkla yazılmış bir şiir ancak neden sevgilinin adı ifşa edilmiş bilinmez. Büyük ihtimalle bu Sezai Karakoç'un imge dünyası ile alakalı olmalıdır. Şiiri yazılış sebebi tamamen eskiyle yeniyi birleştirmek ve Cumhuriyet dönemi edebiyatını oluşturmak için bir adım atmaktır. Şiirin neden yazıldığı konusu ise bazı kaynaklarda tamamen bir rivayet olarak geçer. Ancak inanmak bize daha hoş geliyor :) Şiiri okurken böyle bir hikayeyi düşünmek şiirin duygu yükünü arttırıyor. 

Ben (lâ) şiir de en çok "Anla Mona Roza, ben bir deliyim" mısraının olduğu beşliğe hayran kaldım. Biraz kendi hissettiklerim üzerinden bu beşlikten bahsetmek istiyorum. Divan edebiyatında sevgilinin bir bakışı ile kirpiklerini bir ok gibi aşığa attığı ve aşığın bu ok ile yara aldığı oldukça çok beyitte geçer. Bu beşlikte zaten bize açıkça diyor ki; ey Sevgili açma pencelerini ki bir bakışın ölmem için yetecek anla işte senin bakışınla ölebilecek kadar sana deli divane aşığım. Ne muhteşem bir düşünüş ile söylemiş şair, hayran kalmamak elde değil diye düşünüyorum. 

Şiiri biraz uzunca anlattım galiba :) Bu anlattıklarımı okuduktan sonra, şiiri yeniden okuduğunuzda hissettikleriniz umarım daha farklı olacaktır.




|

4 Comments


Milyon kere de okusam,yine aynı lezzet ve muhabbeti alırım..
Paylaşımlarınız için teşekkürler!
Yüreğinize sağlık.


Mecnunlar'ı çöle düşüren, Ferhatlar'a dağı deldiren, Yunus'a kırk yıl Taptuk Emre'nin kapısına sırtında dümdüz odunlar taşıttıran, Bilal-i Habeşiler'i kızgın kumlarda sürüyen, Fuzûlî'ye "Leylâ vü Mecnûn"u, Şeyh Galib'e "Hüsn ü Aşk"ı yazdıran, Osmanlı İmparatorluğu'nu yedi düvele meydan okutturan, kıtadan kıtaya koşturan, denizlerden aşıran, Koca Sinan'a mimarî abideler nakşettiren hep aşktır.

Aşk yazdırıyor, aşk okutturuyor, hissettiriyor, hayran bırakıyor :)

Hikâyesi ile birlikte okumak etkisini kat kat arttırdı. Teşekkür ederim sevgili lâ (:


Aynı muhabbeti her dâim hissederim.
teşekkürler Pepela!

ve Sevgili dost (illâ)!

diyor ya Fuzûlî;

"Aşk imiş her ne var alemde
İlim bir kıyl ü kâl imiş"

Ona Mecnun ile Leyla'yı yazdıran da Karakoç'a Mona Roza'yı yazdıran da hep aşk imiş ilim bahane, bizlere bu hisleri veren "aşk" imiş gerisi bahane :)


http://www.geyve.com/index.php?option=com_content&task=view&id=6350&Itemid=36 sizinki de güzel hikaye olmuş ama aslı burada :)

Copyright © 2009 lâ-illâ All rights reserved. Theme by Laptop Geek. | Bloggerized by FalconHive.