17

Mevlânâ'dan Enfes Bir Namaz Anlatısı

Yazar: on 02:10 in , ,



Ey imam, namaza başlarken Allâhu ekber demenin mânâsı şudur: “Allâh’ım, biz senin huzûrunda kurban olduk.” Kurban keserken Allâhuekber dersin işte, öldürülmeye layık olan nefsi kurban ederken de bu söz söylenir. O esnada beden İsmail, can da Halîl İbrahim gibidir. Can, bu semiz bedenin hevâ ve hevesini kesmek için tekbîr getirince Beden şehvetlerden, hırslardan kurtulur, namazda “Bismillahirrahmânirr ahîm” demekle kurban olur gider. Namaz kılanlar, kıyâmette olduğu gibi, Allâh’ın huzûrunda saflar halinde dururlar, sorguya, hesap vermeye, yalvarmaya koyulurlar.



Namazda gözyaşı dökerken ayakta durmak, kıyâmet günü dirilerek, kabirlerden kalkıp mahşer yerinde Allâh’ın huzûrunda ayakta durmağa benzer. Cenâb-ı Hakk; “Sana verdiğim bu kadar mühlet içinde ne yaptın? Ne kazandın, ve bana ne getirdin?” diyecek. Ömrünü ne ile, ne işlerle, ne gibi ibâdetlerle, ne iyilikler yaparak harcadın, bitirdin? Sana verdiğim rızkı, kuvveti, gücü ne ile yok ettin? Gözünün nûrunu nerede tükettin? Beş duygunu nerelerde kullandın?



Gözünü, kulağını, aklını, irâdeni, bileğini, arşa ait olan bütün bu kuvvetlerini, neye, nerelere harcadın da onlara karşılık, bu dünyada neyi satın aldın? Sana kazma gibi, bel gibi el, ayak verdim. Onları sana ben bağışladım; onlar ne oldular?” Allâh’ın huzûrunda bunun gibi derde dert katan yüz binlerce haberler, sualler gelir.
 

Namazda kıyamda iken, kula gelen bu sözlerden kul utanır, utancından iki büklüm olur ruküa varır. Utancından ayakta durmağa gücü kalmaz, ruküda: “Subhane rabbiye’l-azîm” diyerek Allâh’ın noksan sıfatlardan berî olduğunu söyler.
 

Sonra o kula Hakk’tan ferman gelir; “Başını kaldır da sorulan sorulara cevap ver.” denir. Kul utana utana başını ruküdan kaldırır; fakat, dayanamaz; o günahkar, utancından yine yüz üstü yere kapanır.

Ona tekrar; “Secdeden başını kaldır da, yaptıklarından haber ver.” diye ferman gelir. O bir kere daha utanarak başını kaldırır ama, dayanamaz yine yılan gibi yüz üstü düşer.
 

Cenâb-ı Hakk; “Tekrar başını kaldır da söyle, yaptıklarını kıldan kıla, birer birer senden soracağım” diye buyurur.
 

Allâh’ın heybetli hitabı, onun rûhuna te’sir ettiği için, ayakta duracak gücü kalmamıştır. Bu ağır yük yüzünden ka’deye varır, dizleri üstüne çöker. Cenâb-ı Hakk ise; “Haydi söyle, anlat.” diye buyurur.
 

“Sana nimet vermiştim, nasıl şükrettiğini söyle; sana sermaye vermiştim, onunla ne kâr elde ettiğini göster.” Kul yüzünü sağ tarafına döndürür, peygamberlerin rûhlarına ve meleklere selam verir. Onlara niyâzda bulunur da der ki: “Ey mânâ pâdişahları, bu kötü kişiye şefaat edin, bu günahkarın ayağı da, örtüsü de çamura battı.” Peygamberler selam veren kula, derler ki: “Çâre ve yardım günü geçti, gitti. Çâre dünyada olabilirdi, orada hayırlı işler yapmadın, ibâdet etmedin, öğünler geçti. Ey bahtsız kişi, sen vakitsiz öten bir horoz gibisin; git, bizi üzme, bizim kalbimizi kırma.”
 

Kul yüzünü sola çevirir, bu defa akrabalarından yardım ister, onlar da ona; “Sus.” derler. “Ey efendi, biz kimiz ki sana yardım edelim, elini bizden çek de kendi cevâbını Allâh’a kendin ver.” derler.
 

Ne bu taraftan, ne o taraftan bir çâre bulamayınca, o çâresiz kulun gönlü, yüz parça olur.
O herkesten ümidini kesince, iki elini açar, duâya başlar.“Allâh’ım, herkesten ümidimi kestim. Evvel ve ahir kulunun başını vuracağı, sığınacağı sensin; senin rahmet ve mağfiretine son yoktur.” Namazdaki bu hoş işaretleri gör de, sonunda, kesin olarak işin böyle olacağını anla… Aklını başına al da namaz yumurtasından civciv çıkar, yâni namazdan mânen yararlan, yoksa dane toplayan bir şey öğrenememiş kuş gibi, Allâh’ın büyüklüğünü düşünmeden yere başını koyup kaldırma.



İllâ namaz illâ namaz. Efendimiz s.a.v. namaz için dinin direği dediyse sanırım abartmış olmam illâ namaz derken. Mevlânâ k.s.a. namaz için ne muhteşem bir tasvirde bulunmuş bizler için. Namazın idrakine O'nlar elbette varmışlardı. Lakin bizler ne kadar farkındayız namazın! Ömer Döngeloğlu hoca geçtiğimiz gün programında diyordu ki; hangi birimizin bir vakit namazı geçtiğinde evladımız ölmüş kadar içi yandı. Kendi nefsime sual ettim cevap alamadım hala şugün bir sinema uğruna bir vakit namazı terk etmişken, daha diyecek sözü yoktu nefsimin. Bugün bu yazıyı bir kez daha okuyup yayımlamamın sebebi de bu olsa gerek. Her şeyin bir günü var saati var demiştim yine ben, evet zaman buymuş demek ki. Ey Nefsim önce sözüm sanadır, sonrada nasiplenmek isteyenlere. Namaz mü'minin miracıdır, anlı secdedeyken vuslata erme vakti tek sevgiliye kavuşma vakti bu keyfi başka şeylere değişme ey nefsim. Bu keyfe vasıl olmaya bak! Sözler dilimden pek ağır düştü galiba, acıdan. Konu namaz tasiviriydi ben namaz kılmaya getirdim çok afedersiniz. Sürç-i lîsan ettiysem nolur kusuruma bakmayın sözlerim hep kendimle konuşmamdandır. 


Fotoğraflarında küçük bir hikayesi var anlatmadan geçmeyeyim geçtiğimiz yıl 23 Nisan Cuma gününe gelmişti. Bende bir iş vesilesi ile Ulus'a gitmiştim. Ankara'lılar bilirler. Ulus'ta Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri vardır. Eğer gelirseniz buraya mutlaka ziyaret etmelisiniz. Çok mübarek bir Zat'tır. Ki hatta bana göre Ankara'nın koruyucusudur. Cuma günü olduğu içinde bir hayli kalabalıktı. Birde üstüne camii restorasyonda olunca dışarısı böyle kalabalıktı. Ben görüntüye hayran kaldığım için fotoğraflamıştım öylesine. Bir gün kullanacağım hiç aklıma gelmezdi. Önlerine geçip fotoğraf çekmek istemediğim içinde böyle yandan oldu fotoğraflar ama yazıya çok uygun oldu diye düşündüm. İnsanların sadece Cuma günleride olsa açık alanda namaz kılacak kadar özenli olmaları hoş bir durum. Keşke 5 vakit namazlarda böyle olsa ama dua bizden vermesi Rabbim'den. Dua ve namaz muhabbetiyle inşaAllah.

|

17 Comments


Kendimi hesaba çektim okurken, utandım bolca...

- Ben susayım da ehlinden dinleyelim:

Allah’ım! Namazda gönlümü tam manasıyla sana veremezsem, ben bu namazı namaz saymam! Ben, yüzümü Sen’in aşkından ötürü kıbleye çevirdim! Yoksa bana Sen’siz usanç veren namazı ve kıbleyi ben ne yapayım? Ben, bu riyalı namazdan öyle utanıyorum ki, utancımdan gönlüme inemiyorum, Sen’i bulamıyorum! Aslında, gerçekten namaz kılanın melek sıfatlı, melek huylu olması gerekir. Hâlbuki ben, hala nefse uymuş, yırtıcı canavar huyundayım. Bir kimse, üzerindeki elbisesini bir köpeğe değdirse, orasını temizlemedikçe namaz kılamaz! Ben ise, nefis köpeğini koltuğumda taşıyıp duruyorum; benim namazımı kim kabul eder? Benim namaz kılmaktan maksadım o dur ki; namazda Sen’i gönlümde öyle bulayım, Sen’inle öyle beraber olayım ki, ayrılık derdinden artık hiç bahsetmeyeyim! Yoksa bu nasıl namaz olur ki? Sen’inle oturayım da, yüzüm mihrapta, gönlüm çarşıda pazarda olsun!
[Hz. Pir Mevlana]

Sakın, sen ona aldırma; secde et ve yaklaş. [Alak, 19]

Fotoğraflar çok güzeldi nur-u aynım.
Ve Rabbim razı olsun senden, bu saatte güzel birşeye vesile olduğun için :)


Şimdi üstadı okurken aklıma bir şey hikayecik geldi nur-ı aynım anlatmadan geçmeyeyim. Birgün (İmam Azamdı sanırım) evliyaullahtan birinin yanına bir müridi gelir ve der ki efendim ben namazımı kılarken aklım dünyaya kaydı ne yapmalıyım. Cevap şok edici ve tüyler ürpertici nitelikte, eğer aklı kayan ben olsaydım katlim makbuldü ancak sen olduğun için kazasını kılsan yeterlidir. Yani aslında bir ömrü hayatımızda 2 rekat namazımızı namaz gibi kılmış olsak bile ne büyük kazanç. Bu hikayecikleri umrede bir abi anlatmıştı! :)


Birde aklıma gelmişken bir ek yapmak istiyorum bu güzel sözlere namazı kılmak alışkanlık olarak değilde sevgilye koşar gibi miraca çıkar gibi. Ezan okundu hadi namaz kılalım değil aslında ezan okundu hadi aşkına kavuşma vakti diyerek gitmeli. Hani kişi sevdiğinin sesini duymak hasbihal etmek ister. İşte bundan güzel hasbihal var mıdır. Sevgilin hemde sadece seni dinliyor. Kim seni susar dinler ancak O. Özledim böyle namaz kılabilmeyi. Vuslata erebilmeyi. Ellerimi haşa ellerini tutar gibi secdede seccadeye dahada sıkı değdirmeyi...

Yine uzattım yine uzattım :) Rabbim cümlemizden razı olsun sevgili illâ. Güzel şeylere sebep olabildiysem işte en büyük kazancım ve mutluluğum...


Sevgili lâ'm, iki rekatı dosdoğru kılsak ne mutlu bize (: Ama dosdoğru kılmak önemli. Ne güzel demişsin "namaz gibi" :)

bu hikâyeciklerin devamını da isteriz yalnız (:

Sevgili her gün beş vakit bizi vuslata ve sohbete çağırıyor farkında mıyız, değilim çoğu zaman, ne yalan söyleyeyim. Ama inşallah bu güzel vesilelerle hatırlıyoruz (: Unutuyoruz demiştik ya sevgili lâ, sık sık hatırlatmalar şart galiba (:

Ben de çok uzattım farkındayım ama :) Geçtiğimiz haftanın Cuma mektubunun sonu ile sonlansın istiyorum..

"Ya ilahi! Sen benim gibi birisini ararsan, kum sayısınca çokça bulursun. Ama ben seni mumla arasam da bulamam. Ancak sana secde ettiğim zamandır ki, kendimde bir varlık bulurum. Var olduğumu anlarım. Sevgilim, sana secde etmek imkânını bulmam dualarımın kabul edilişindendir: Bana; “Herkesi gönlünden çıkar at! Gönlünü cihan halkından yıka, temizle!” demiştin. Gönlümü nasıl yıkayayım? Ayrılık ateşin bende su bıraktı mı? Kaldır perdeyi aradan, göster cemâlin şem’ini, yansın ona pervâneler, ne olur, ne olur…"

Ah, ne olur, ne olur...


Ne kadar da güzel anlatmış hz. Mevlana..
Ve sen ne iyi etmişsin de paylaşmışsın bizlerle..
Allah c.c. razı olsun inşAllah..Ankara'ya yolum düşerse Hacı Bayram-ı Veli hz.lerini ziyaret etmeyi çok isterim.
Rabbim razı olacağı ameller işlemeyi,sevdiklerini sevebilmeyi nasip eylesin inşAllah..
Dua ve muhabbetle..


yazınızı okurken kıldığım namazlardan utandım doğrusu Rabbim yardımcımız olsun.(ALLAH yüreğinize ve kaleminize daha da kuvvet versin)


inşallah namazlarımızı hep bu şuurla kılarız ki namazlarımız ezberden çıkıp gerçek birer namaz olma mahiyetine ulaşsınlar


Böyle bir namaz kılamıyorsak da; en azından namaz kılmaya muvafak ettiği için sevinip hamd edebilmek de; böyle bir namaza ufak ufak kapı aralatır sanırım... çok büyük de bir nimettir....

Bir güzel gönlün dizinin dibine diz çökmeyi nasip ettiyse yaradan; kişinin çok da hayıflanmaması gerek aslında, bu lütuf diğeri içindir de... Şükerdersek nimetler artacak... her şey zamanla olacaktır.

Selam ve Muhabbetle!


yazılarınız çok etkileyici,bloğunuz muhteşem inş bu blog çok hayırlarada vesile olur okuyanlarda duayla ve muhabbetle kalın


Zeliha hanım bekleriz inşaAllah Ankara'ya :)

Teşekkür ederiz Merhaba biz hislerimizi yazıyoruz Rabbim biliyor her söz önce kendimize Allah razı olsun.

Amin Dürr-i Yekta sadece namaz kılarken O'nun huzurunda olduğumuzu idraj etsek bu bile yeter.

Sevgili Rânâ, mutlaka bizde kesinlikle doğru düzgün namaz kılamıyoruz o zaman hiç kılmayalım mantığıyla yaklaşmıyoruz. Sadece bunun idrakinde olup daha iyisini yapabilmeyi umud ediyor ve Rabbimizden istiyoruz ve olmayacak demiyoruz. İnşaAllah Rabbim her birimize bu idrekte olup, yine de şükretmeyi ve daha pür dikkat namazlar kılmayı nasip etsin.

Fikir işçisi öncelikle hoşgeldiniz. İnşaAllah bizimde amacımız temennimiz bu yönde faydalı olmak ve bildiklerimiz paylaşarak hayır amellere sebep olmak. Rabbim razı olsun cümlemizden...

Tekrar görüşebilmek duası ile...

ve illâ ve can'ım...

ah ne olurdan başka söz dükülmedi dilimden ah ne olur...


hangi birimizin bir vakit namazı geçtiğinde evladımız ölmüş kadar içi yandı. Kendi nefsime sual ettim cevap alamadım hala şugün bir sinema uğruna bir vakit namazı terk etmişken, daha diyecek sözü yoktu nefsimin.


:(( ah ah , biz niye namazımız kazaya kaldığında içimiz yanmıyor.

Allah razı olsun yazınız için...


Hz Ali (R.A.) ile Efendimiz (S.A.V.) ARASINDA GEÇEN HADİSE aklıma geliyor ben namazımı dosdoğru kılamadığımda.umudumu hiç kesmiyorum ama dosdoğru 2 rekat de olsa namaz kılabilmeyi çok isterdim.Hz.Ali bile dünyayı düşünmeden namaz kılamamış ya hikayede (acaba Efendimiz hangi kavuğunu verecek diye) bu özel insan kılamamışken ben hiç kılamam diyorum ve Rabbimin rahmeti olmadıktan sonra asla bağışlanamaycağımı düşünüyorum.
bir de namazı herp acelem varmış gibi bir an önce kılayım diye kılıyorum ya buna çok üzülüyorum güzel kılınan bir namaz insana dua edermiş göğe yükselirmiş.dermiş ki sen beni güzel acelesiz kıldın Allah da seni bağışlasın..
namazı aceleye getirdiğimde üzülüyorum ve Allah korusun yüzüme çarpılacağından da korkuyorum ama gene de nefsime yenik düşüyorum.bir namazımın güzel bir şekilde karşıma çıkması varr -tıpkı çok düzgün bir insna gibi- bir de eksik bölük parça çıkarılması var ki eyvah..off Allah yardımcımız olsun..


Sevgili ZELİHA-UMUTSEPETİ, Merhaba ve Dürr-i Yekta,
Ben de yürekten bir amin ile cevap vereyim sizlere :)

Sevgili Râna,
Her daim daha iyisine ulaşmak gayretinde olmak da güzel bir duygu. Rabbim isteyene yardımcı oluyor ve sevdiklerini de yardımcı tayin ediyor değil mi :) Selâm ve dua ile..


Fikir İşçisi,
Çok teşekkür ederiz, güzel yorumunuz için, hoşgeldiniz :) Selâmetle efendim..

Haydi mutfağa,
Allah hepimizden râzı olsun inşallah. Selamlar :)

ve sevgili balpare,
hoşgeldiniz diyeyim öncelikle :)
bu korkular hepimizde var galiba. Rabbim yardımcımız olsun inşallah. Amin..


teşekkürler haydi mutfağa Rabbim hepimizin yardımcı olsun bu konuda.

sevgili balpare (abla) öncelikle hoşgeldin.

Hz. Ali'nin hikayesi bize anlatılan en güzel rivayetlerden birisi gerçekten. Ama msülüman ümitle korku arasındadır inşaallah Rabbim bize yardım etsin. Şu acele kılma meselesi sanırım bir çoğumuzun sorunu. Bende çok yapıyorum sanki nereye yetişiyorsam ya da yetişecek yerin ne önemi varsa. Allah dostları namaza durduklarında dışarıyı duymazlar bizde etrafımızda konuşulanları dinliyoruz yetmezmiş gibi aklımıza türlü gelmeyecek şey geliyor şeytanının vesveseleri yakamızı bırakmıyor. Rabbim yardım et nolur diyesim geliyor vallah çok zor durumdayız ve dua etmeyi bile bilemiyoruz acziyetimizle Sana sığınıyoruz Allahım.


Ellerinize sağlık. Allah razı olsun ! Sitemde bende paylaşacağım inşallah !


Allah razi olsun bu guzel payla$im için..
ne mutlu hû$û içinde namazlarini kilabilenlere !

Mehmet Tahir says:

Selâmün aleyküm. Dostum Allah razı olsun bu paylaşımların için. İnan ağlayarak okudum, tüm yazılanları ve çok etkilendim. tekrardan Allah razı olsun.

Copyright © 2009 lâ-illâ All rights reserved. Theme by Laptop Geek. | Bloggerized by FalconHive.